Her marka model Cep Telefonu hemen Nakit alınır.
, teknoloji, bir yandan hayatımıza rahatlık ve keyif katarken diğer taraftan sağlımızı da ciddi oranda tehdit etmektedir. Etrafımız birçok elektromanyetik dalga ile sarılmış durumdadır. Radyo ve televizyon dalgaları, wireless dalgaları en önemlisi cep telefonu frekans dalgaları ile sürekli beynimiz vurmaktadır
Cep telefonları özellikle faaliyet durumunda iken bu dalgalar daha da yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla cep telefonu ile konuşurken ya da mesajlaşırken sinyaller daha kesifleşmekte haliyle beynimize verdiği zararlar da artmaktadır. Son 10-20 yıl içerinde gerek panik atak, depresyon ve okb (takıntı hastalığı) gibi psikolojik hastalıklar gerekse Alzheimer ve parkinson gibi organik beyin hastalıkları, çağımızın hiç bir döneminde olmadığı kadar anormal artışlar göstermiştir.
Yoğun cep telefonu kullanımının en azından beyin yorgunluğuna sebebiyet verdiği neredeyse kesin gibidir. Bütün bunların arka planında elektromanyetik kirliliğin olduğu kuvvetle muhtemeldir. Geçmişte ‘’dumansız hava sahası’’nı çok konuştuk ama gelecekte ise daha çok ‘’dalgasız hava sahası’’nı konuşacağa benzemekteyiz. Hiç şüphesiz bu durum, bebekler ve çocuklar için daha da tehlikelidir. Çocukların beyin gelişimleri, henüz tam olmadığı için, akıllı telefonlardan çok daha fazla zarar görme ihtimali yüksektir.
Çocuklar akıllı telefonları daha ziyade oyun için kullanmakta, bu ise uzun süreler telefonla haşır neşir olmasına neden olmakta, dolayısıyla çevresi ile iletişim eksikliği bir yana agresif, yerinde duramayan, hiç bir şeyden mutlu olmayan, kolay kolay disiplinize edilmeyen bir yapıya bürünmektedirler. Üstelik sürekli akıllı telefonlarla oyun oynayan çocuklarda, ‘’hiperaktivite-dikkat eksikliği sendromu’’ nun gelişme riski de vardır. Bu durumda, yaramaz ve yerinde duramayan, dikkatsiz, algılama ve öğrenme becerileri azalmış bir tabloya girmektedirler.
Cep telefonları ile beyin tümörleri arasında somut bir bağlantı kurulamamış olsa da, en azından glioma veya menengioma gibi beyin tümörlerinin gelişme ihtimalini arttırdığı yaygın bir kanaat durumunda. Nitekim ABD’nin finans kalbi olan Wall Street’de saatlerce cep telefonlarıyla konuşan borsacılarda beyin tümörleri normale göre çok daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Hatta cep telefonlarının sigara kadar zararlı olduğunu ifade eden bilim adamları bile vardır.
Washington Üniversitesi biyomühendislerinden Henry Lai, cep telefonu sinyallerinin, DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozduğunu ve kopmalara neden olduğunu ifade etmektedir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsünün 2008’de yayınladığı raporda; 10 yıl ya da daha üzeri cep telefonu kullanan kişilerde %40 daha fazla beyin tümörü tespit edildiği bildirilmektedir. 2009 da İsveç’te yapılan başka bir araştırma da ise beyin kanser oluşumunu 5 kat arttırdığı iddia edilmektedir.
Diğer taraftan özellikle insan popülasyonun fazla olduğu yerlerde havada oluşan sinyal kirliliğinin oluşturduğu elektromanyetik tehlikenin de henüz farkında değiliz ve bunun uzun süreçte ne gibi zararlar verdiği konusunda net bir bilgimiz olmasa da bir çok beyin hastalığını tetiklediği kuvvetle olasıdır.
Cep telefonları özellikle faaliyet durumunda iken bu dalgalar daha da yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla cep telefonu ile konuşurken ya da mesajlaşırken sinyaller daha kesifleşmekte haliyle beynimize verdiği zararlar da artmaktadır. Son 10-20 yıl içerinde gerek panik atak, depresyon ve okb (takıntı hastalığı) gibi psikolojik hastalıklar gerekse Alzheimer ve parkinson gibi organik beyin hastalıkları, çağımızın hiç bir döneminde olmadığı kadar anormal artışlar göstermiştir.
Yoğun cep telefonu kullanımının en azından beyin yorgunluğuna sebebiyet verdiği neredeyse kesin gibidir. Bütün bunların arka planında elektromanyetik kirliliğin olduğu kuvvetle muhtemeldir. Geçmişte ‘’dumansız hava sahası’’nı çok konuştuk ama gelecekte ise daha çok ‘’dalgasız hava sahası’’nı konuşacağa benzemekteyiz. Hiç şüphesiz bu durum, bebekler ve çocuklar için daha da tehlikelidir. Çocukların beyin gelişimleri, henüz tam olmadığı için, akıllı telefonlardan çok daha fazla zarar görme ihtimali yüksektir.
Çocuklar akıllı telefonları daha ziyade oyun için kullanmakta, bu ise uzun süreler telefonla haşır neşir olmasına neden olmakta, dolayısıyla çevresi ile iletişim eksikliği bir yana agresif, yerinde duramayan, hiç bir şeyden mutlu olmayan, kolay kolay disiplinize edilmeyen bir yapıya bürünmektedirler. Üstelik sürekli akıllı telefonlarla oyun oynayan çocuklarda, ‘’hiperaktivite-dikkat eksikliği sendromu’’ nun gelişme riski de vardır. Bu durumda, yaramaz ve yerinde duramayan, dikkatsiz, algılama ve öğrenme becerileri azalmış bir tabloya girmektedirler.
Cep telefonları ile beyin tümörleri arasında somut bir bağlantı kurulamamış olsa da, en azından glioma veya menengioma gibi beyin tümörlerinin gelişme ihtimalini arttırdığı yaygın bir kanaat durumunda. Nitekim ABD’nin finans kalbi olan Wall Street’de saatlerce cep telefonlarıyla konuşan borsacılarda beyin tümörleri normale göre çok daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Hatta cep telefonlarının sigara kadar zararlı olduğunu ifade eden bilim adamları bile vardır.
Washington Üniversitesi biyomühendislerinden Henry Lai, cep telefonu sinyallerinin, DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozduğunu ve kopmalara neden olduğunu ifade etmektedir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsünün 2008’de yayınladığı raporda; 10 yıl ya da daha üzeri cep telefonu kullanan kişilerde %40 daha fazla beyin tümörü tespit edildiği bildirilmektedir. 2009 da İsveç’te yapılan başka bir araştırma da ise beyin kanser oluşumunu 5 kat arttırdığı iddia edilmektedir.
Diğer taraftan özellikle insan popülasyonun fazla olduğu yerlerde havada oluşan sinyal kirliliğinin oluşturduğu elektromanyetik tehlikenin de henüz farkında değiliz ve bunun uzun süreçte ne gibi zararlar verdiği konusunda net bir bilgimiz olmasa da bir çok beyin hastalığını tetiklediği kuvvetle olasıdır.
Akıllı telefonların en olumsuz yönlerinden biri de, sosyal bir varlık olan insanı, giderek asosyalleşme sürecine götürmesidir. Siz de birçok defa bir kenarda yalnız başına sürekli cep telefonuyla uğraşan etrafıyla ilgisiz insanlara tanık olmuşunuzdur. Hatta bir ortamda birlikte oturan arkadaşların, birbirleriyle sohbet yerine sürekli cep telefonları ile uğraştıklarını, oyun oynadıklarını ya da mesajlaştıklarını görmüşsünüzdür.
Maalesef insanımız, nerdeyse birer telefon ve mesaj bağımlısı durumuna gelmiş durumdadır. Sürekli olarak bir yerlere mesaj göndermek, her an telefona bakmak, evde, arabada, dost arkadaş meclislerinde hatta iş yerinde devamlı olarak cep telefonları ile meşgul olmak, sosyal medyayı günün belirli saatlerinde bilgisayardan takip etmek yerine cep telefonlarıyla izlemek adet haline geldi. Günümüz insanı artık bir ‘’mesaj bağımlısı’’ haline gelmiştir. Yakın gelecekte alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı ya da bilgisayar bağımlılığı gibi mesaj veya sosyal medya bağımlılığını da konuşmaya başlayacağız.
Olası tehlikelere ve risklere rağmen bugün artık yediden yetmişe herkesin cep telefonu kullandığı ve cep telefonu olmadan kendini çıplak hissettiği malum. Bu durumda muhtemel risklerden korunmak için bazı önlemler almamız yerinde olacaktır kanaatindeyim
Cep telefonları özellikle faaliyet durumunda iken bu dalgalar daha da yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla cep telefonu ile konuşurken ya da mesajlaşırken sinyaller daha kesifleşmekte haliyle beynimize verdiği zararlar da artmaktadır. Son 10-20 yıl içerinde gerek panik atak, depresyon ve okb (takıntı hastalığı) gibi psikolojik hastalıklar gerekse Alzheimer ve parkinson gibi organik beyin hastalıkları, çağımızın hiç bir döneminde olmadığı kadar anormal artışlar göstermiştir.
Yoğun cep telefonu kullanımının en azından beyin yorgunluğuna sebebiyet verdiği neredeyse kesin gibidir. Bütün bunların arka planında elektromanyetik kirliliğin olduğu kuvvetle muhtemeldir. Geçmişte ‘’dumansız hava sahası’’nı çok konuştuk ama gelecekte ise daha çok ‘’dalgasız hava sahası’’nı konuşacağa benzemekteyiz. Hiç şüphesiz bu durum, bebekler ve çocuklar için daha da tehlikelidir. Çocukların beyin gelişimleri, henüz tam olmadığı için, akıllı telefonlardan çok daha fazla zarar görme ihtimali yüksektir.
Çocuklar akıllı telefonları daha ziyade oyun için kullanmakta, bu ise uzun süreler telefonla haşır neşir olmasına neden olmakta, dolayısıyla çevresi ile iletişim eksikliği bir yana agresif, yerinde duramayan, hiç bir şeyden mutlu olmayan, kolay kolay disiplinize edilmeyen bir yapıya bürünmektedirler. Üstelik sürekli akıllı telefonlarla oyun oynayan çocuklarda, ‘’hiperaktivite-dikkat eksikliği sendromu’’ nun gelişme riski de vardır. Bu durumda, yaramaz ve yerinde duramayan, dikkatsiz, algılama ve öğrenme becerileri azalmış bir tabloya girmektedirler.
Cep telefonları ile beyin tümörleri arasında somut bir bağlantı kurulamamış olsa da, en azından glioma veya menengioma gibi beyin tümörlerinin gelişme ihtimalini arttırdığı yaygın bir kanaat durumunda. Nitekim ABD’nin finans kalbi olan Wall Street’de saatlerce cep telefonlarıyla konuşan borsacılarda beyin tümörleri normale göre çok daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Hatta cep telefonlarının sigara kadar zararlı olduğunu ifade eden bilim adamları bile vardır.
Washington Üniversitesi biyomühendislerinden Henry Lai, cep telefonu sinyallerinin, DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozduğunu ve kopmalara neden olduğunu ifade etmektedir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsünün 2008’de yayınladığı raporda; 10 yıl ya da daha üzeri cep telefonu kullanan kişilerde %40 daha fazla beyin tümörü tespit edildiği bildirilmektedir. 2009 da İsveç’te yapılan başka bir araştırma da ise beyin kanser oluşumunu 5 kat arttırdığı iddia edilmektedir.
Diğer taraftan özellikle insan popülasyonun fazla olduğu yerlerde havada oluşan sinyal kirliliğinin oluşturduğu elektromanyetik tehlikenin de henüz farkında değiliz ve bunun uzun süreçte ne gibi zararlar verdiği konusunda net bir bilgimiz olmasa da bir çok beyin hastalığını tetiklediği kuvvetle olasıdır.
Akıllı telefonların en olumsuz yönlerinden biri de, sosyal bir varlık olan insanı, giderek asosyalleşme sürecine götürmesidir. Siz de birçok defa bir kenarda yalnız başına sürekli cep telefonuyla uğraşan etrafıyla ilgisiz insanlara tanık olmuşunuzdur. Hatta bir ortamda birlikte oturan arkadaşların, birbirleriyle sohbet yerine sürekli cep telefonları ile uğraştıklarını, oyun oynadıklarını ya da mesajlaştıklarını görmüşsünüzdür.
Maalesef insanımız, nerdeyse birer telefon ve mesaj bağımlısı durumuna gelmiş durumdadır. Sürekli olarak bir yerlere mesaj göndermek, her an telefona bakmak, evde, arabada, dost arkadaş meclislerinde hatta iş yerinde devamlı olarak cep telefonları ile meşgul olmak, sosyal medyayı günün belirli saatlerinde bilgisayardan takip etmek yerine cep telefonlarıyla izlemek adet haline geldi. Günümüz insanı artık bir ‘’mesaj bağımlısı’’ haline gelmiştir. Yakın gelecekte alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı ya da bilgisayar bağımlılığı gibi mesaj veya sosyal medya bağımlılığını da konuşmaya başlayacağız.
Olası tehlikelere ve risklere rağmen bugün artık yediden yetmişe herkesin cep telefonu kullandığı ve cep telefonu olmadan kendini çıplak hissettiği malum. Bu durumda muhtemel risklerden korunmak için bazı önlemler almamız yerinde olacaktır kanaatindeyim.
Sonuç itibariyle teknolojiye hakim olmalı ama esir olmamalıdır. Her şeyi dozunda ve dozajında yapmalı, önceliği aile ve sosyal çevremize vermeliyiz. Beyin sağlığımız için mümkün mertebe elektronik ortamlardan uzak durulmalı, wireless kolaylığı yerine kablolu internet ve ev telefonları kullanmalıyız. Cep telefonlarını sohbet ve oyun aracı olarak değil iletişim vasıtası mantığıyla kısa süreler için kullanmalıyız